FVJ   |  e-ISSN: 2602-4225

Volume 4 Coğrafya Özel Sayısı

Orjinal Araştırma Makaleleri

Türkiye’nin Demografik Dönüşüm Sürecinde Nüfus Politikalarının Rolü /  The Role of Population Policies in the Process of Turkey’s Demographic Transition  

İbrahim Gökburun

ss. 1 - 15   |  DOI: 10.29345/futvis.141

Özet

Sosyo-ekonomik gelişmelere paralel olarak geçen yüzyıl boyunca dünya nüfusunda büyük bir demografik dönüşüm yaşanmıştır. Bu dönüşümün nasıl gerçekleştiğini anlama ve demografik rejimlerin çeşitliliğini açıklama çabası; Demografik Dönüşüm Kuramı’nı ortaya çıkarmıştır. Bu kurama göre bütün toplumlar, doğurganlık ve ölümlülük hızlarının yüksek olduğu bir aşamadan; her ikisinin de düşük olduğu aşamaya geçiş yaşayacaktır. Belli aşamalar şeklinde gerçekleşen demografik döngüde asıl belirleyici unsur ülkelerin gelişmişlik düzeyidir. Bu çalışmanın amacı, Türkiye’nin demografik dönüşüm sürecinde, nüfus politikalarının rolünü sorgulamak ve nüfus politikalarıyla Türkiye’nin demografik dönüşüm sürecine müdahale edilip edilmediğini saptamaktadır. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi modeli kullanılmıştır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri ile Türkiye’de nüfus politikalarını şekillendiren yasal düzenlemeler araştırmanın temel veri kaynakları arasında yer almaktadır. 1920-2020 döneminde Türkiye’nin demografik dönüşüm süreci; kaba doğum hızı, kaba ölüm hızı, toplam doğurganlık hızı, nüfus artış hızı, bebek ölüm hızı, yaş dağılımı, ortanca yaş, ortalama yaşam süresi gibi demografik ölçütler esas alınarak değerlendirilmiştir. Türkiye’de uygulanan nüfus politikaları ise üç aşamada ele alınmıştır. İlk olarak pronatalist nüfus politikalarının uygulandığı 1920-1963 dönemi. İkinci aşamada, antinatalist nüfus politikalarının uygulandığı 1964-2013 dönemi. Üçüncü aşamada ise 2014 yılı itibariyle yeniden uygulamaya konulan pronatalist nüfus politikaları irdelenmiştir. Demografik veriler Türkiye’nin Demografik Dönüşümün üçüncü aşamasında olduğunu gösteriyor. Yüksek doğurganlık ve ölümlülük hızlarına sahip genç nüfuslu bir ülke olan Türkiye; doğurganlık ve ölümlülük hızının düşük olduğu, nüfusu giderek yaşlanan bir ülkeye dönüştüğü görülmektedir. Bu nedenle Türkiye’de pronatalist nüfus politikalarını uygulamaları kararlı ve istikrarlı bir şekilde devam etmelidir.

Anahtar Kelimeler: Nüfus, Demografik Dönüşüm, Nüfus Politikası, Türkiye

Dağlık Frigya’da (Afyonkarahisar-İhsaniye) Ekolojik/Kültürel Alternatif Turizm Modeli /  Ecologic/Cultural Alternative Tourism Model for Highland Phrygia (Afyonkarahisar-İhsaniye)

Sevgi Tatar & Mehmet Ali Özdemir & Murat Şen

ss. 15 - 26   |  DOI: 10.29345/futvis.84

Özet

Frigya, M.Ö. 7.yy’da varlığını sürdürmüş olan Frig medeniyetinin yaşamış olduğu, günümüzde, Afyonkarahisar, Ankara, Eskişehir illerinin tamamı ve Kütahya ilinin bir kısmını kapsayan bölgeye verilen isimdir. Ünlü efsanelere konu olan Frigler, dönemine göre parlak bir uygarlık kurmuştur. Frigya Bölgesi günümüze kadar ulaşan çok önemli tarihi ve turistik değerlere ev sahipliği yapmaktadır. Ekoturizm; doğal ve kültürel mirası koruyan, yerel halkın kalkınmasını hedefleyen korumacı, eğitsel ve sürdürülebilir bir turizm faaliyetidir. Ekosistem özelliklerinin ekoturizm olanakları haline getirilmesi yolunda son yıllarda çevreci turizm bilinci gelişmiş, çevrenin korunması ve doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı konusunda bir hayli yol alınmıştır. Bu kapsamda, yüksek ekoturizm potansiyeli taşıyan pek çok alan turizme kazandırılmaya devam etmektedir. Bu çalışma; Dağlık Frigya bölgesinin Afyonkarahisar ili İhsaniye ilçesi sınırları içinde kalan bölümünün ekoturizm potansiyelinin belirlenmesi, ulusal ve uluslararası düzeyde bir ekoturizm alanı haline getirilmesi amacını taşımaktadır. Ekoturizm, Dağlık Frigya’nın korunup yönetilmesi için iyi bir araç olabilir. Dağlık Frigya ekosistemine zarar vermemek, ekoturizm faaliyetleri gerçekleştirilirken esas hareket noktası olmalıdır. Bunun için sürdürülebilir iyi bir planlama şarttır. Hedeflenen çalışmanın gerçekleştirilmesi halinde, yörenin ulusal ve uluslararası düzeyde önemli bir ekoturizm alanı olması umulmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Dağlık Frigya, Ekoturizm, Sürdürülebilirlik, Afyonkarahisar

Coğrafi, Zirai ve İktisadi Açıdan Türkiye’de Badem / Almond in Turkey in Terms of Geographical, Agricultural and Financial

Güven Şahin

ss. 27 - 50   |  DOI: 10.29345/futvis.114

Özet

Badem binlerce yıldır istifade edilen en eski bahçe bitkilerinden biridir. Asya kökenli olan bitkinin ilk kültüre alındığı yerler arasında Türkiye’de bulunmaktadır. Türkiye’de de köklü bir geçmişi bulunan badem, ne yazık ki çok uzun süre ihmal edilmiş ve modern usullerle yetiştiriciliğe konu olamamıştır. Kabaca son 10 yılda ise Türkiye’de badem ıslah ve demonstrasyon çalışmalarındaki artış, yeni dikilen badem fidanları ve aşılamayla badem ağacı sayısındaki hızlı artış ile badem konusunda hızlı bir gelişme sürecine girişilmiştir. Sonuç olarak da 2018 itibariyle Türkiye’de badem üretimi 100 bin tona ulaşmıştır. Ülkenin özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde badem yetiştiriciliği konusundaki gelişmeler ayrıca dikkat çekmektedir. Kapama badem bahçelerinin tesisi, badem üretimini artırmaya yönelik altyapı çalışmaları orta ve uzun vadede Türkiye’nin önemli badem üreticisi ülkeler arasında yer alacağını gösterse de bu alanda hala yapılması gerekenler olduğuna dikkat çekilmelidir. Çeşit seçimi, destek ve hibeler, örgütlenme, katma değerli badem ürünlerinin geliştirilip pazarlanması gibi çok sayıda husus hala zayıf kalınan noktalardan birkaçıdır. Bu çalışmada Ziraat Coğrafyası prensiplerinden hareketle bademin dünyadaki genel durumunun kısaca izahı ile bademin tarihsel süreçteki durumu, yetişme şartları, Türkiye’deki coğrafi dağılımı ve üretim değerleri ile sektörel yapı (Altyapısal durum, ticari boyut gibi) ele alınmıştır. Elde edilen sonuçlar neticesinde de mevcut durum içerisinde açığa çıkan boşluklar ve yapılması gerekenler ortaya konarak, alınması gereken tedbirler sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Badem, Prunus dulcis (Miller), Badem ticareti, Ziraat Coğrafyası, Türkiye

Foça’da Hassas Mekânlarda İkinci Konut Gelişiminin Sürdürülebilir Turizm Yaklaşımıyla Değerlendirilmesi / Evaluation Of The Second Housing Development In Sensitive Spaces With A Sustainable Tourism Approach In Foça 

Okan Oğan & Üzeyir Yasak

ss. 51 - 61   |  DOI: 10.29345/futvis.140

Özet

Bu araştırmada, hassas mekân kapsamında değerlendirilen Foça yarımadasında ikinci konut turizminin gelişimini sürdürülebilir turizm yaklaşımıyla ele almak amaçlanmaktadır. Çalışmada, ulusal ve uluslararası ölçekteki ikinci konut gelişimiyle hassas mekânlara sahip bir yerleşme olan Foça’daki ikinci konut gelişimi betimsel olarak yıllara göre analiz edilmiştir. Saha çalışmasıyla konut kullanım türleri ve hassas alanlara ait ikincil veriler temin edilerek harita setleri oluşturulmuştur. Doğal ve arkeolojik açıdan korunan alanlardan biri olan Foça’da ikinci konut gelişimi Batı Avrupa ve İskandinavya ülkeleriyle benzer şekilde 1970’li yıllardan itibaren başlamış ve 1980’li yıllardan itibaren hız kazanmıştır. 1990 yılından sonra Foça kıyı şeridindeki yerleşmeler üzerindeki ikinci konutların baskısı ciddi boyutlara ulaşmıştır. Bu yönüyle ikinci konut gelişiminin sürdürülebilir turizm kapsamında değerlendirilmesi zorunluluk arz etmektedir. Hassas mekan kapsamında değerlendirilen alanlarda ikinci konut gelişimiyle birlikte meydana gelen turistik yapılaşmanın mekana etkisi dikkat çekici bulunmaktadır. Bu kapsamda hassas mekânlardaki sözü edilen yapılaşmanın planlı, kontrollü ve sürdürülebilir bir biçimde gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Ayrıca, kıyı şeridinde yoğunlaşan ikinci konut gelişiminin iç kesimlere kaydırılması, mekânsal eşitsizliğin ve kıyı baskının şiddetini azaltacağı düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: İkinci Konut, Sürdürülebilir Turizm, Hassas Mekân, Korunan Alanlar

Babadağ (Fethiye) Çevresinde Doğal Ortam ve İnsan İlişkileri / Natural Environment and Human Relations around Babadağ (Fethiye)

Süleyman Tombak & Lütfi Özav

ss. 62 - 75   |  DOI: 10.29345/futvis.74

Özet

Babadağ, Güneybatı Anadolu’da Muğla İlinin Fethiye ve Seydikemer ilçeleri sınırları içerisinde, Fethiye ilçesinin güneydoğusunda, Seydikemer ilçesinin ise güneybatısında yer almaktadır (Harita 1). 1969 m rakımı ile Fethiye’nin en yüksek dağıdır. Yamaç paraşütü için dünyadaki en elverişli alanlardan biri olan Babadağ’ın kuzeyinde Çamköy ve Karaçulha, doğusunda Alaçat, Girmeler ve Güneşli, güneyinde Akdeniz, batısında ise Ölüdeniz ve Kayaköy bulunmaktadır. Babadağ kuzeyinde Mendos (Arı) Dağı, Nohutlu Tepe, Halilbaba Tepe, Yarış Tepe, Pervane Tepe, güneydoğusunda Aksivri Tepe, güneyinde Akovacık Tepe, batısında ise Geymene Dağı, Karumca Dağı, Zeytin Dağı, Küllüsarnıç Tepesi ve Kayaköy Polyesi bulunmaktadır (Harita:1). Babadağ Fethiye’nin en yüksek dağıdır ve KB-GD yönünde uzanmaktadır. Babadağ’ın zirve noktasının Fethiye merkezine uzaklığı yaklaşık 26 km’dir. Babadağ Kütlesi, çok farklı litolojiler ve karmaşık bir yapı üzerinde gelişmiş, oldukça engebeli dağlık bir alan ve hemen gerisindeki bir ova ünitesinden müteşekkil bir sahadır. Böyle bir alan üzerindeki yapıyı etkileyen şekillendirici etken ve süreçler ile etkileme oranları ve sürelerinin ortak sonucu olarak birbirlerinden az çok farklı morfolojik bölümler oluşturmuştur. Babadağ çevresinde yükselti, bakı, eğim ve drenaj özellikleri farklı doğal ortamların meydana gelmesini sağlamıştır. Babadağ çevresinde yer şekilleri; ulaşımı, yerleşmeyi, nüfusu, tarımı ve diğer tüm sosyal ve iktisadi faaliyetlerin yapısını belirleyen esas faktördür. Fethiye ovası tabanından hemen 2000 m civarına ulaşan yükselti ulaşımı sınırlayan en önemli özelliktir. Bu özellik o kadar belirgindir ki Fethiye’den kuş uçuşu 2-3 km lik mesafede yer alan Babadağ’ına ulaşım ancak 26 km’lik bir yoldan mümkün olmaktadır. Babadağ’ın yüksek ve sarp bir topoğrafyaya sahip olmasından dolayı karayolları gelişememiştir. Ölüdeniz, Kayaköy, Faralya, Asarcık, Gökben, Esenköy, Gemiler, Hisarönü çevrsinde kara yolu yoğun olarak kullanılır. Burada yolların düzenli olmasında ve gelişmiş olmasında ana faktör nüfusun fazla olması ve turizm varlığıdır. Faralya, Ölüdeniz, Gemiler, Kayaköy, Asarcık, Domuz Ovası etrafında falezli kıyı tipinin varlığı, Sarp ve yüksek topoğrafya kara yollarının yapımını güçleştirdiği gibi yol yapım masrafların da artmasına neden olmaktadır (Foto 1). Yapılan çok eğimli ve virajlı dar yollar, Babadağ ve yakın çevresindeki yerleşmelere ulaşmayı zorlaştırmaktadır. Yolların eğimli, dar ve virajlı olması ulaşım masraflarına etki etmektedir. Babadağ çevresinde ulaşım masraflı ve zordur. Mevcut yükselti ve eğim şartları yörede yerli halkın arazi şartlarına uygun araçlar almasına neden olmaktadır. (Köylerde eski tip motorsikletler, eski tip altı yüksek nispeten daha sağlam araçlar) ekonomik durumu iyi olan vatandaşlar ise yeni nesil arazi araçlarına sahip olmayı tercih etmektedir. Foto 1: Babadağ – Dokuzgöl arasındaki stabilize yol Günümüzde kullanılmayan eski yerleşmelere baktığımızda bunların genellikle yüksek kesimlerdeki antik kentler olduğu görülecektir. Geçmişteki güvenlik sorunları çözüldüğünden insanlar artık buralarda yaşamamaktadırlar. Buna karşılık insanlar günümüzde bu yüksek yerleri kullanmasa da hemen yakınlarındaki polye tabanları gibi depresyonların olduğu bu düzlüklere inerek buralara yerleşmeye başlamışlardır ve bu düzlüklerde daha çok tahıl tarımı yapılmaktadır. Sidyma antik kenti, Ge mahallesi gibi örnekler bunu göstermektedir. Antik dönemde özellikle insanlar yerleşmek için yamaçları (özellikle güney) tercih ederek hem gün ışığından daha faydalanmış, hem denizden gelecek tehlikeleri görmüşlerdir. Bunun yanında ova tabanlarını tarımsal amaçlarla kullanmışlardır. Günümüzde ise bu durum tamamen tersine dönmüştür; öyle ki yamaçlar tamamen terk edilip verimli tarım arazilerinden oluşan ovalara büsbütün yerleşilerek işgal edilmiştir. Fethiye, Kayaköy, Hisarönü ovaları bugün tarım alanları yerine insanların ev yaptığı yerler halindedir.

 

Anahtar Kelimeler: Babadağ, Fethiye, Doğal Ortam, Fethiye iklim, Coğrafya