Volume 8 Issue 2 (Aralık 2024)
Sayı Bilgileri Cilt/Volume: 8 Sayı/Sayı: 2 Kış/Winter 2024

pp. i - vi   |  DOI: https://doi.org/10.29329/fvj.2024.1094

Abstract

Keywords:

Orjinal Araştırma Makaleleri 19. Yüzyıl Ortalarında Osmanlı İstanbul'unda Fırınlar ve Fırıncılar

Leyla Aksu Kılıç & Faruk Karakuş

pp. 61 - 84   |  DOI: https://doi.org/10.29329/fvj.2024.1094.1

Abstract

Osmanlı Devleti’nde 18. yüzyılın son çeyreğinde başlayıp 19. yüzyıl boyunca yaygınlaşan ve kapsamı gittikçe genişleyen sayımlar sonucunda ortaya çıkan nüfus defterlerinin temel alındığı çalışmamızda, 19. yüzyıl ortalarında İstanbul’daki fırınlar ve fırıncılar ele alınmıştır. Bu bağlamda çalışmada Osmanlı Arşivi Nüfus Defterleri (NFS.d.) kataloğunda bulunan defter serileri kullanılmış ve 19. yüzyıl ortalarında İstanbul’daki fırıncı esnafının etnik ve dini gruplara göre dağılımı, fırınların türleri, fırınların mahalle ve semtlerdeki yerleşimi ve fırınlarda çalışan meslek grupları tespit edilebilmiştir. Ayrıca, fırın çalışanlarının memleketleri, fiziki görünümleri, yaşları ve İstanbul’daki çalıştıkları ve kaldıkları yerler vd. hakkında da bilgilere ulaşmak mümkün olmuştur. Buna göre çalışmada Osmanlı Arşivi Nüfus Defterleri kataloğundaki NFS.d 95, 96, 200, 201, 202, 205, 203, 204, 265, 266, 267, 268, 269, 270, 325, 326, 327, 328, 329, 330, 419, 455, 456, 461, 506, 508, 509, 539, 540, 541, 507 ve 542 numaralı ve tarih aralığı 1840, 1845, 1853 ila 1857 arasında değişen defterler kullanılarak İstanbul’daki Rum, Ermeni, Gayrimüslim ve Müslüman fırıncı esnafının meslek örgütlenmeleri ve sosyo-ekonomik yapıları analiz edilmeye çalışılmış ve “Osmanlı İstanbul’unda fırıncı olmak” üzerine panoramik bir manzara oluşturulmak hedeflenmiştir.

Keywords: Osmanlı, İstanbul, Fırın, Fırıncılar, Nüfus Defterleri

Orjinal Araştırma Makaleleri The Examination of Preschool Teachers Recognition of Child Neglect and Abuse

Emine Çifti & Ayşegül Akıncı Coşgun

pp. 85 - 94   |  DOI: https://doi.org/10.29329/fvj.2024.1094.2

Abstract

The early childhood years, which constitute the first eight years of life, are called developmentally critical years. Research conducted with children in these years revealed that children who did not receive necessary care or were neglected experienced more problems than other children. However, meeting the child's basic needs is very effective in helping him adapt to society. Child neglect and abuse involve behaviors or omissions by caregivers—such as parents—that harm or impede a child's development, and actions or inactions that are considered inappropriate or harmful by experts and that disrupt or limit the child's growth and development. Teachers have an important role in the healthy growth, development and the protection of children. They are also effective in detecting cases of neglect and abuse early. Starting from this point, the aim of the study is to examine preschool teachers' recognition of child neglect and abuse in terms of demographic variables. A General Screening Model was used in the research. 341 preschool teachers, who constitute the sample of the research, work in independent kindergartens and kindergartens in Meram, Selçuklu and Karatay districts of Konya city center in the 2020-2021 academic year. "Child Neglect and Abuse Symptoms Scale" and "Demographic Information Form" developed by Karadağ, Sönmez and Dereobalı (2014) were used as data collection tools in the study. The data were analyzed using the SPSS26 package program. While analyzing the findings, frequencies and percentages were calculated to determine demographic information. Since the normal distribution assumption of the variables was not met, Mann-Whitney U-Test was used in pairwise group comparisons, and one-way analysis of variance (ANOVA) tests were used in groups where the normal distribution assumption of the variables was met. As a result of the research, it was found that there was no significant difference between the recognition of child neglect and abuse by female and male preschool teachers according to gender; however, there was a statistically significant difference between the recognition of child neglect and abuse by teachers aged 31-35 and those aged 46 and over. In addition, no statistically significant difference was found between married and single teachers in terms of their recognition of child neglect and abuse. According to another result of the research, it was determined that there was no statistically significant difference between the recognition of child neglect and abuse by professional seniority and between the recognition of child neglect and abuse by the variable of whether or not teachers received in-service training. The results of the research were discussed with the relevant literature and suggestions were presented.

Keywords: Preschool, Teacher, Neglect, Abuse.

Orjinal Araştırma Makaleleri An Overview on the Emergence of Critical Disability Theory

Kanan Aghasıyev

pp. 95 - 99   |  DOI: https://doi.org/10.29329/fvj.2024.1094.3

Abstract

Critical Disability Theory (CDT) is an emerging interdisciplinary framework that studies disability issues through literary, cultural, historical, social, and political lenses. Situated within Critical Disability Studies (CDS), it unites Critical Theory with Disability Theory, drawing on the critical tradition of the Frankfurt School to challenge mainstream perceptions and advocate for societal change. Unlike traditional approaches, which uphold objectivity, CDT acknowledges and seeks to dismantle societal oppressions, particularly those that impede the full realization of individuals with disabilities. As there has been limited opportunity for disabled individuals to express perspectives that challenge mainstream understandings of disability and societal expectations for those with disabilities, CDT changes this dynamic by giving precedence to the voices of disabled individuals. By drawing on the lived experiences of disabled individuals, Critical Disability Theory confronts and seeks to dismantle the pervasive negative stereotypes about disability, which are often propagated by non-disabled individuals and reinforced through diverse media and literature channels.

Keywords: Critical Disability Theory, Critical Disability Studies, Critical Theory, Traditional Theory

Orjinal Araştırma Makaleleri Coğrafi Bilgi Sistemleri Destekli Mekânsal İstatistiksel Yöntemler Kullanılarak Konya Şehrinde Kaza Kara Noktalarının Belirlenmesi

Ilknur Kınalıoğlu & Mehmet Deniz

pp. 100 - 131   |  DOI: https://doi.org/10.29329/fvj.2024.1094.4

Abstract

Günümüz kentlerinin en önemli sorunlarından biri de trafik problemidir. Bu problem park yeri bulma, trafik yoğunluğu, sinyalizasyon problemleri, kazalar vb şeklinde çoğaltılabilir. Özelikle trafik kazaları neden oldukları can ve mal kaybı ile bu problemin en dikkat çeken yönüdür. Bu sebeple trafik kazaları ile ilgili akademik çalışmaların sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Kazaların yoğunluk tespitinde birçok yöntem kullanılsa da bunların içinde en popüler olanı kara nokta analizleridir. Kara noktaların bilimsel yöntemler ile tespit edilmesiyle trafik güvenlik politikaları daha etkili bir şekilde ortaya konabilir.

Bu çalışmada çalışma alanı olarak Konya şehrinin metropol ilçeleri olan Meram, Selçuklu ve Karatay seçilmiştir. Çalışmanın amacı adı geçen ilçelerde coğrafi bilgi sistemleri kullanılarak mekânsal istatistiksel yöntemler yardımıyla trafik kaza kara noktalarını tespit etmektir. Yöntem olarak Moran’s I, Anselin Lokal Moran’s I, Getis-Ord Gi ve Geary’s C mekânsal otokorelasyon indisleri ve çekirdek yoğunluk tahmin edicisi (Kernel Density Estimation) ve mekansal enterpolasyon (IDW) uygulanmıştır. Araştırmada kullanılan veriler 2017-2022 yılları arasında Konya şehrinde meydana gelen ölü ve yaralanmalı trafik kazalarına ilişkin kaza tutanaklarından derlenmiştir.

Araştırma sonuçlarına göre şehirde 32 trafik kaza kara noktası tespit edilmiştir. Kazaların yoğunlaştığı yerlerde istatistiksel açıdan anlamlı kümelenmelerin oluştuğu görülmüştür. Bu bulgulara dayanarak şehirde kazalara sebep olan faktörler ortaya konmuş ve sahadaki yaralanmalı ve ölümlü kazaların azaltılabilmesi için çözüm önerileri getirilmiştir.

Keywords: Coğrafi bilgi sistemleri, mekânsal istatistiksel yöntemler, mekânsal otokorelasyon, mekansal kümeleme, sıcak nokta analizi, trafik kaza analizi, trafik kaza kara nokta analizi

Orjinal Araştırma Makaleleri Cumhuriyet'in İlk Yıllarında Kırıkkale'de Sıtma ile Mücadele

Habilhan Pehlivanlı & Hamit Pehlivanlı

pp. 132 - 139   |  DOI: https://doi.org/10.29329/fvj.2024.1094.5

Abstract

Tarih boyunca Anadolu’da yaygın olarak görülen bir hastalık olan “sıtma”, Mezopotamya, Hitit ve eski Yunan’da göçlere sebep olduğu için, “uygarlıklar batıran bir hastalık” olarak da tarif edilmektedir. Bu hastalık hemen hemen her devirde ortaya çıktığı köylerden ve verimli arazilerden göçe sebep olmuştur. MÖ. V. Asırda Hipokrat, hastalığın bataklıklardan yayıldığını tespit etmiştir. Birinci Dünya Harbi ve İstiklâl Harbi yıllarında sıtma salgını orduyu olumsuz yönde etkilemiştir. Kırıkkale’de de 1940’lı yıllarda en büyük meselelerden biri halk sağlığını ilgilendiren sıtma salgınıdır. Bu mesele, devleti uzunca bir süre meşgul etmiştir. Salgın, 1938’den itibaren bazı tedbirler alınmasına rağmen 1942’ye kadar devam etmiştir. Salgınla yeteri kadar mücadele edilemediği Sağlık Bakanlığı, Millî Savunma Bakanlığı ve Başbakanlık arasında 1941 ve 1942’de yapılan yazışmalardan anlaşılmaktadır. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Kırıkkale’deki Askerî Fabrikaları 11 Temmuz 1941’deki ziyaretinde sıtmadan dolayı işçi ve ailelerinin mustarip olduğunu görmüş ve yetkililere hastalığın önlenmesi için tedbirler alınmasını emretmiştir. Zira Kırıkkale’de bu tarihlerde memur, işçi ve geçici işçilerle bunların ailelerinden müteşekkil yaklaşık 17-18 bin insan yaşamaktadır. Bu nüfusun 12 bin kadarını sadece Askerî Fabrikalardaki işçiler oluşturmaktadır. Dolayısıyla konu önem arz etmektedir. Ancak Bakanlık, Askerî Fabrikalar yetkililerince yapılması gerekenlerin yapılmadığından şikâyet etmektedir. Kırıkkale’nin salgın hastalıklarla ilgili sıkıntıları daha sonraki yılarda da devam etmiştir. Kırıkkale Umumi Hıfzıssıhha Meclisi kararlarında bu hususlar dile getirilmektedir. 1940’lı yıllardan beri devam eden, zaman zaman azalan veya çoğalan bir sıtma ile mücadele söz konusudur. Yazışmalardan kurumlar arası bir sürtüşmenin olduğu ve karşılıklı ikazların çoğu zaman dikkate alınmadığı ve gerekenin yapılmadığı dikkat çekmektedir. Askerî Fabrikalar Umum Müdürlüğü ve Sağlık Bakanlığı yazışmalarında gündeme gelen sıtma mücadelesi meselesi aradan otuz yıldan fazla geçmesine rağmen 1967’de de gündeme gelmiştir.

Keywords: Sağlık, Sıtma, Kırıkkale, Salgın hastalık, Askerî Fabrikalar, Çorak Özü Deresi

Orjinal Araştırma Makaleleri Analysis of China's Power, Space, and Technology Dynamics using Peste Framework

Büşra Eraslan & Kaan Kapan

pp. 140 - 156   |  DOI: https://doi.org/10.29329/fvj.2024.1094.6

Abstract

China has rapidly emerged as a significant global power in recent years, becoming a key player on the international scene. This study examines China's political strategy, economic development, social structure, technological progress, and geographical factors using a PESTE framework. The primary research question investigates the influence of China's current strength, geographical benefits, and technological advancements on its foreign power projection and the subsequent implications for global power dynamics. Primary sources, such as China's official plans and strategic documents, together with figures from the World Bank and the IMF, were utilized. The results indicate that China's integration of political, economic, social, and technological factors demonstrates a continuous exertion of influence on the global stage.

Keywords: China, Power, Space, Technology, PESTE Analysis

Orjinal Araştırma Makaleleri Double Colonisation in Toni Morrison’s The Bluest Eye

Manar M. R. Rayyan & Kanan Aghasıyev

pp. 157 - 163   |  DOI: https://doi.org/10.29329/fvj.2024.1094.7

Abstract

Postcolonial theory, the most prominent hermeneutic theory among the 20th-century schools, is described as a literary theory or critical perspective that is concerned with literature produced in contends that are currently or formerly colonies of other countries. When empire and colonialism impaired the heritage of Indigenous people, men who were the initial advocates of postcolonial theory became preoccupied with establishing a nation which gave birth to postcolonial feminism. It decries the supremacy formed by native men after the Empire as well as the colonial rulers. This study aims to investigate the premise of Double Colonisation of African American women in Toni Morrison's remarkable work, The Bluest Eye. This concept refers to the way that women are treated in postcolonial nations. The paper builds on Edward Said's idea of “othering,” and the lengthy history of discrimination against women in postcolonial and feminist contexts on the part of both coloniser and native male society. By the end of the paper, it becomes clear that Toni Morrison's discussion of the effects of colonialism, the patriarchal components, and the social abuse of women's rights contributes to illuminating how the identity of colonised women is still defined by these elements.

Keywords: Double colonisation, patriarchy, The Bluest Eye, Toni Morrison, postcolonial feminism

Orjinal Araştırma Makaleleri Batı Marmara Bölgesi (TR2)'de Nüfus ve İç Göç Hareketleri (2007-2023)

Irem Olğaç

pp. 164 - 182   |  DOI: https://doi.org/10.29329/fvj.2024.1094.8

Abstract

Nüfus, lokasyona ve mekânsal süreçlere ağırlık veren bir olgudur. Bir ülke için hem nicelik hem de nitelik bakımından önemli olan nüfus dinamik bir süreçtir. Doğum, ölüm ve göç hareketleri zaman ve mekân kapsamında nüfusu canlı tutan en temel unsurlardır. Günümüzde nüfus miktarı, nitelikleri ve göç hareketleri kalkınmanın en önemli koşullarındandır. Bölgelerin sahip olduğu coğrafi konum, sosyal yapı ve ekonomik koşullar o bölgenin göç merkezi olmasında etkilidir. Bir ülke sınırları içinde yapılan iç göç Cumhuriyetin ilanından günümüze kadar değişen ve gelişen koşullar çerçevesinde Türkiye’nin nüfus hareketlerinde dönemsel olarak etkin rol oynamıştır. Batı Marmara Bölgesi (TR2) olarak adlandırılan Balıkesir, Çanakkale, Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli illerini kapsayan bu bölge, Türkiye’nin en önemli sanayi ve ticaret merkezi olan İstanbul megapolünün yakınında yer alması, konumu ve önemli yol güzergahları üzerinde bulunması açısından iç göç hareketlerinin yaşandığı dinamik bir bölgedir. Bu bölge her dönem göç alan aynı zamanda göç veren illeri kapsamaktadır. Bölge içerisinde iç göç eğilimlerinin sağlıklı bir şekilde yönetilebilmesi açısından çalışma alanının mevcut nüfus hareketliliğinin bilinmesi önem arz etmektedir. İç göç mevcut eğilimleri gözler önüne sererek ileriye yönelik analizlerin oluşturulmasında ve bölgenin sürdürülebilirliği açısından faydalı bilgiler sağlar. Bu çalışma ile ilk olarak, Batı Marmara Bölgesi (TR2) illerinin demografik yapısı ve nüfus projeksiyonu üzerinde durulmuştur. Ardından iç göç hareketleri sayısal büyüklük, nitelik ve dağılım açısından incelenerek göç yönetim politikalarına faydalı olması amaçlanmıştır.

Keywords: Nüfus, Göç, İç Göç, Batı Marmara Bölgesi, Türkiye

Orjinal Araştırma Makaleleri The Importance of Obesity and its Role in Education

Serdar Arcagök, Esra Olgun & Şirin Çetin

pp. 183 - 187   |  DOI: https://doi.org/10.29329/fvj.2024.1094.9

Abstract

According to the World Health Organization (WHO), childhood obesity can lead to serious health complications in later life, including diabetes, heart disease, and hypertension. This study aims to evaluate the impact of obesity awareness training on the professional development of prospective teachers. The research was conducted with 200 teacher candidates from the Faculty of Education at Çanakkale Onsekiz Mart University. The Obesity Awareness Scale (OAS) was used to measure participants' knowledge and attitudes towards obesity and healthy lifestyles. The training program provided comprehensive information to the teacher candidates on healthy nutrition, physical activity, and the negative impacts of obesity. When comparing the pre- and post-training data, a significant increase in the knowledge levels of the participants was observed. The pre-training average score was 52.83±15.01, while the post-training score rose to 66.62±7.30. This increase was found to be statistically significant, indicating that the training effectively enhanced the knowledge of the teacher candidates. According to the post-training findings, 98% of the teacher candidates reported that the obesity awareness training significantly contributed to their professional development. Additionally, 75% stated that they had understood the importance of regular physical activity and had adopted this habit. Most participants also reported a better understanding of the importance of a healthy lifestyle and mentioned that they had begun applying it to their own lives. Furthermore, the training improved the teacher candidates' ability to guide their students on obesity and healthy living. In conclusion, this study demonstrates that obesity awareness training significantly improves the knowledge and attitudes of teacher candidates. The continuation and integration of such programs into the curriculum can have long-term positive effects in the fight against obesity. Future research could focus on replicating these programs with larger participant groups and examining the long-term impacts of such educational interventions.

Keywords: Education, obesity, teacher candidates, health

Orjinal Araştırma Makaleleri Sosyal Bilgiler Eğitiminde Teknolojiyle İlgili Araştırma Eğilimlerinin İncelenmesi

Süeda Tatlıeşme & Fitnat Gürgil

pp. 188 - 203   |  DOI: https://doi.org/10.29329/fvj.2024.1094.10

Abstract

Bu çalışma; Türkiye'de sosyal bilgiler eğitim alanında teknoloji ile ilgili olan lisans üstü tezlerin değerlendirilmesi amacını yapmayı hedefliyoruz. Gerçekleştirilmiş bu çalışma ile teknoloji ile ilgili sosyal bilgiler eğitimi alanında yapılmış olan lisans üstü tezlerin daha çok hangi yoğunlaştığı, lisans üstü tezlerde en fazla tercih edilen kırılmalar neler olduğu, yıl ve tezlerin türü açısından nasıl bir dağılım gösterdiği gibi örnekler aranmıştır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden tematik analiz yöntemi kullanılmıştır. Söz konusu araştırma kapsamında yer alan taramaları için “sosyal bilgiler” ve “sosyal bilgiler” anahtar kavramları ile “Yüksek Öğretim Kurumu Ulusal Tez Merkezi” veri tarama işlemleriyle ilgili teknoloji konusu ile ilgili ve açık erişimli olan 182 adet lisansüstü tez belirlendi. Verilerin analizine göre sosyal bilgiler eğitimi alanında teknoloji konusu ile ilgili ilk lisansüstü çalışma 2009 yılında tamamlanmıştır. Yıllara göre performansa göre 2019 yılından bu yana bir dalgalanma yaşansa da, ciddi bir artış yaşandı. Lisansüstü tezlerin büyük çoğunluğunun yüksek lisans seviyesi olduğu ve yinelenen lisans sistemi tezlerinde en sık kullanılan araştırma yönteminin güzel araştırma yöntemleri olduğu, en az ise karma araştırma yöntemlerinin yönteminin belirlendiği. Lisansüstü tezlerde yoğun olarak başarı, ilgi ve tutum konu başlıklarının ele alındığı buna karşılık öğretim programı ile ders kitaplarına yönelik aileler ise daha geri planda tutuldu. Elde edilen bulguların ileride yapılacak ulusal ve uluslararası yayınların tamamının incelenmesi; lisans üstü tezlerde karma araştırma yöntemlerine daha fazla yer ve doktora düzeyinde daha kapsamlı ağırlık şeklinde öneriler sunulmuştur. Yine daha sonra yapılan incelemelerde, farklı ders branşlarındaki durumların incelenmesi ve karşılaştırmaların planlama planlarında bulunulmuştur.

Keywords: Sosyal bilgiler dersi, Teknoloji, Nitel araştırma, Tematik analiz