FVJ   |  e-ISSN: 2602-4225

Cilt 1 Sayı 1 (Aralık 2017)

Orjinal Araştırma Makaleleri

Su Kirliliğinin Gökkuşağı Alabalığı (Oncorhynchus Mykiss)’Nın Biyojen Amin Seviyeleri Üzerine Etkileri / Water pollution on biogenic amine levels of rainbow trout (Oncorhynchus mykiss)

Mustafa Calapoğlu & Derya Bozkurt Duran & Defne Cebeci & Uğur Şahin & Hasan Kalyoncu

ss. 1 - 8   |  DOI: 10.29345/futvis.7

Özet

Çalışmanın amacı, Çandır Deresi beton havuz (İstasyon I), Karacaören I Baraj Gölü ağ kafes(İstasyon II), Çatak Baraj Gölü ağ kafes (İstasyon III) çiftliklerinde(Isparta, Türkiye) üretimi yapılan Oncorhynchus mykiss (Walbaum, 1792) kas dokularındaki biyojen amin seviyeleri ile su kirliliğine bağlı olarak değişebilen su kalitesi özellikleri arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır. Şubat 2016’da, istasyonlardan O. mykiss kas dokusu ve su örnekleri eşzamanlı olarak alındı. İstasyondan alınan su örneklerinin fizikokimyasal parametreleri dikkate alınarak YSKYY’e (Yüzeysel Su Kalitesi Yönetimi Yönetmeliği) göre istasyonların su kalitesi seviyeleri belirlendi. Üretim çiftliklerinden alınan O mykiss kas örneklerinde tiramin, 2-feniletilamin, putresin, kadaverin ve triptamin seviyeleri yüksek performanslı sıvı kromatografisi (HPLC) ile histamine seviyeleri ise enzim-bağlı immünosorbent ölçümü (ELISA) ile belirlendi. YSKYY’ye göre yapılan değerlendirmede, her üç istasyondan alınan su örneklerinin su kalitesi düzeyleri bakımındanII. kalite sınıfına dahil oldukları belirlenmiştir. Nitrit ve toplam azot değerlerine dayanarak yapılan değerlendirmede ise istasyon III’ün diğer istasyonlara göre endüşükkirliliğe sahip olduğu,İstason II’nin orta derece kirli olduğu ve İstasyon I’in isediğer istasyonlara göre en fazla kirliliğe sahip olduğu bulundu. İstasyon I’den alınan O. mykiss kas dokusu örneklerinde putresin ve histamin seviyelerinin İstasyon II ve III’den alınanO mykiss kas dokusu örneklerindeki ölçümlere göre istatistiksel olarak daha yüksek olduğu bulundu (p<0,001). Çevresel kirleticilerin birikimine ve maruziyetine bağlı olarak meydana gelen mikrobiyal kontaminasyon, balık dokularındaki biyojen amin üretiminin temel kaynağıdır. Su kaynaklarının kontaminasyonu, balık dokularında biyojen amin birikimine yol açarak balık refahının yanısıra balık kalitesine de olumsuz yönde etkilemektedir.

 

Anahtar Kelimeler: Gökkuşağı alabalığı, biyojen amin, su kirliliği, histamin, putresin

Müze ve Tarihi Mekan Uygulamalarının 7. Sınıf Öğrencilerinin Müze ve Tarihi Mekan Algılarına Etkisi Bir Eylem Araştırması / The Effects of Activities of the Museum and Historic Places on the 7th Grade Students’ Perceptions about the Museum and Historic Places 

Servet Üztemur & Erkan Dinç & İsmail Acun

ss. 9 - 20   |  DOI: 10.29345/futvis.9

Özet

Bu araştırmanın amacı ortaokul 7. sınıf sosyal bilgiler öğretiminde müzeler ve tarihi mekanlardan etkin faydalanmaya yönelik öğretim etkinlikleri tasarlayarak bu etkinlikleri uygulamak ve bu etkinliklerin öğrencilerin müze ve tarihi mekan algılarını nasıl ve ne şekilde etkilediğini belirlemektir. Eylem araştırması modeline göre desenlenen çalışma kapsamında Manisa ili Yunusemre ilçesindeki resmi bir ortaokuldaki 36 kişilik bir sınıfla Manisa’nın müze ve tarihi mekânları içerisinden seçilen dokuz farklı mekana yönelik toplamda 34 ayrı etkinlik geliştirilerek uygulanmıştır. Veri toplama aracı olarak gözlem, görüşme ve doküman analizinden faydalanılmıştır. Verilerin çözümlenmesinde içerik analizi ve doküman analizi teknikleri kullanılmıştır. Araştırma sonuçları, öğrencilerin müze ve tarihi mekan algılarının geliştirilen etkinlikler doğrultusunda olumlu yönde değiştiğini göstermiştir.

 

Anahtar Kelimeler: Sosyal bilgiler, eylem araştırması, müze algısı, tarihi mekan algısı

Biatlon Sporcularında Atış Performansı ve Denge Performansı Arasındaki İlişki / The Relationship Between Shooting Performance and Balance Performance in Biathletes

Bahar Ateş

ss. 21 - 25   |  DOI: 10.29345/futvis.10

Özet

Sporda branşa özgü dengenin hızlı bir şekilde ayarlanması önemli bir yetenek olarak kabul edilir. Biatlon gibi değişen arazi şartları ve zorlayıcı fizyolojik baskılar altında teknik beceriler gerektiren branşlarda büyük bir postürel salınım gözlenebilir ve Biatlon atışları postural denge gerektiren kompleks bir motor özelliktir. Bu çalışmada, biatlon sporcularında atış yüzde değerleri ile dinamik dengeperformansları arasındaki ilişki incelendi. Çalışmaya 15 biatlet,(yaş, 18.7±0.36 yıl; boy, 171.5±1.77 cm; kilo, 65±2.19 kg; antrenman yaşı 4.47±0.29 yıl), gönüllü olarak katıldı. Sporcuların dinamik denge performanslarını değerlendirmek amacıyla, sağ ve sol ayak üzerinde, üç farklı yöndeki (anterior, posteriolateral ve posteriormedial) “Y BalanceTestTM” platformu kullanıldı.7.5 km sprint deneme yarışı isabetlilik oranlarına göre ise atış yüzde değerleri belirlendi. Tüm istatistiksel hesaplamalar için SPSS 23.0 yazılımı kullanıldı. Atış yüzde değerleri ve dinamik denge skorları arasındaki ilişkiyi değerlendirmek için Spearman korelasyon analizi kullanıldı. Çalışma sonunda, atış yüzdesi ile sadece sağ bacak posteromedial arasında pozitif yönde anlamlı ilişkiye rastlanıldı (r= 0.31, p<0.003). Atış yüzde değeri ile sağ anterior(r= 0.31, p>0.26), sağ posterolateral (r= 0.32, p>0.25), sol anterior(r= 0.32, p>0.24),sol posteromedial (r= 0.43, p>0.11) ve sol posterolateral (r= 0.18, p>0.53) arasında ise istatistiksel olarak anlamlı bir ilişkiye rastlanılmadı.Sonuç olarak, dinamik denge performansının biatletlerin atış performansı üzerinde önemli bir etkisi olmadığı söylenebilir.Ayrıca gelecekte yapılacak çalışmalarınatış süresini de dikkate almaları önerilmektedir.

 

Anahtar Kelimeler: Biatlon, performans, atış performansı, Y Denge Testi

Çağatay Türkçesi: Hüseyin Baykara ve Ali ŞirNevayi / Chagatay Turkic: Hüseyin Baykara and Ali ŞirNevayi 

Talip Yıldırım

ss. 26 - 32   |  DOI: 10.29345/futvis.11

Özet

Çağatay Türkçesi, Kuzey-Doğu Türkçesinin ikinci döneminin adıdır. 15. yüzyıl başlarından başlar, 20. yüzyılın başlarına kadar devam eder. Batı Türklüğünün sınırlarını çizen Karadeniz, Kafkaslar, Hazar Denizi ve Orta İran’ın kuzey ve doğusunda kalan ve Müslüman olan bütün kuzey ve doğu Türklüğü, 15. Yüzyıl başlarından 20. yüzyıl başlarına dek aynı yazı dilini kullanmıştır; bu yazı dilinin Türkoloji literatüründeki adı Çağatay Türkçesidir. Çağatay Türkçesi, Klasik Öncesi Devir (15. Yüzyıl başları – 1465), Klasik Devir (1465 – 1600), Klasik Sonrası Devir (1600 – 20. Yüzyıl başı) olmak üzere üç döneme ayrılır. “Çağatay”, Cengiz Han’ın ülkesini paylaştırdığı oğullarından biridir. Çağatay terimi, Cengiz Han’ın ikinci oğlu Çağatay’dan gelmektedir. Çağatay kelimesi, önceleri Çağatay Han’ın sülâlesini ve bu sülâle tarafından kurulan devleti ifade eden bir terim iken, sonraları Çağatay sülâlesinin egemenliğindeki topraklarda yaşayan Türk ve Türkleşmiş toplulukları karşılayan bir terim olarak kullanılmıştır. Timur hâkimiyeti döneminde ise imparatorluğun bütün ahalisi için Çağatay terimi kullanılmıştır. Çağatay Türkçesi dönemi daha çok “Türkçe, Türkî, Türk tili” şekillerinde adlandırılmakla birlikte; Ali ŞirNevai’nin, Mecalis’ün-Nefais’te “Çagatay Lafzı” tabirini kullandığı da görülür. Çağatay Türkçesi denilince akla ilk gelen isim Ali ŞirNevayi’dir. Çağatay Edebiyatının en büyük temsilcisi olmakla birlikte Türk Edebiyatının en önemli isimlerinden biridir Ali ŞirNevayi. Ali ŞirNevayinin bu değere ulaşmasında en büyük etkenlerden biri de Hüseyin Baykara’dır. Hüseyin Baykara ve Ali ŞirNevayi her şeyden önce küçük yaştan itibaren hayatları birlikte geçen çok yakın iki dosttur. Nevayi, Sultan Hüseyin’in hizmetinde çeşitli görevlerde bulunmasına rağmen, Baykara’nın en güvendiği ve yanından ayırmak istemediği dostu, arkadaşı idi. Özellikle bu yakın dostluk nedeniyle Ali ŞirNevayi’nin eserlerinin tamamında Hüseyin Baykara’yı görmek mümkündür. Çoğu zaman bu övmelerle olsa bile bu övme bir şeyler elde etmek için değil, samimi duygularını ifade etmek içindir. Yine aynı şekilde Hüseyin Baykara’nın eserlerinde de Ali ŞirNevayi’nin yeri ayrıdır. Bu çalışmada iki yakın dostun Türk diline katkıları üzerinde durulmuştur.

 

Anahtar Kelimeler: Çağatay Türkçesi, Türk Dili, Doğu Türkçesi, Hüseyin Baykara, Ali Şir Nevayi

Polyelerin Sınıflandırılması ve Kestelce Polyesi’nin (Kilis) Jeomorfolojik Özellikleri / Classification of Poljes and Geomorphological Features of Kestelce Polje (Kilis)

İsmail Ege

ss. 33 - 51   |  DOI: 10.29345/futvis.12

Özet

Polyeler hiç kuşkusuz karstik çözünme şekillerinin en büyüğüdür. Genellikle bir ovaya tekabül eden polyelerin tespitini yapmak sanıldığı kadar basit değildir. Hatta bir yere polye diyebilmekte çok kolay olmayıp, kanıtlarının ortaya konulması gerekmektedir. Bu konuda jeomorfologların arazide yapmış oldukları çalışmalar, bir diğer ifade ile araziyi okuma ve yorumlama tecrübeleri çok büyük bir ehemmiyet arz etmektedir. Ülkemizde polyeler ile ilgili sayısızca çalışma olmasına rağmen, sınıflandırma konusunda maalesef geç kalınmıştır. Bu nedenle araştırmanın konusunu oluşturan polyelerin sınıflandırılması önem arz etmektedir. Çalışmanın ikinci bölümünü ise Kilis il merkezinin batısında yer alan Kestelce Polyesinin jeomorfolojik özelliklerinin tespit edilmesi oluşturmaktadır. Polyenin oluşmasında karstlaşma ve tektonizma son derece etkili olmuştur. Karstlaşmanın gelişmesinde etkili olan karbonatlı, kireçli kayaçların yapısı ve tabanında karstlaşmayı sınırlandıran ofiyolitlerin varlığıdır. Böylece Kestelce Polyesi’nin “Yapısal” bir polye karakterinde olduğunu söylemek mümkündür. Polyeyi drene eden Afrin Çayı’nın yan kollarından olan Hasanke Deresi ve yan kolların kesinleşmiş sentripetal karakterde bir drenaj sistemini göstermektedir. Bu durum polyenin açık havza karakterinde olduğunu ve polyenin gelişimini tamamlamış artık bozulmak üzere bir polye olduğunu söylemek mümkündür. Sonuç olarak Kestelce Polyesi’nin Orta Miyosen’den beri etkinliğini sürdüren tektonik hareketler ve karstlaşmanın birlikteliği çerçevesinde oluştuğu ve Kuvaterner de ise etkisinin azaldığı görülmüştür. Ana hatları ile Kestelce Polyesi ve Yakın Çevresine baktığımızda; Doğudaki yer yer plato alanları ve batı kesimdeki üzerinde çeşitli kademelerde plato alanları barındıran yüksek dağlık kesimler arasında bir havzaya karşılık gelmektedir. Çalışma sahası üzerinde tarım ve hayvancılık faaliyetleri de etkisini göstermektedir.

 

Anahtar Kelimeler: Polyeler, Polye Sınıflandırması, Kestelce Polyesi, Strüktüral Polye, Karstik Plato, Kilis.