Orjinal Araştırma Makalesi | Gelecek Vizyonlar Dergisi 2021, Cil. 5(7) 1-7
Münevver İlay Vuslat Kaya
ss. 1 - 7 | DOI: https://doi.org/10.29329/fvj.2021.404.1 | Makale No: fvj.2021.083
Yayın tarihi: Aralık 30, 2021 | Okunma Sayısı: 58 | İndirilme Sayısı: 584
Özet
İdarenin işlem veya eylemlerinden kaynaklanan zararların karşılanması gerekliliği anayasal bir ilke olarak karşımıza çıkmaktadır. Hatta kusurlu olmasa da devlet, faaliyetlerinden doğan zararları tazminle yükümlüdür. Bu zararların karşılanması, çoğu zaman yargısal yollarla sağlanmaktadır. Sosyal devlet ve hukuk devletinin tanımış olduğu en önemli ilkelerinden birisi “âdil yargılanma hakkı”dır. İdarenin eylemlerinin hukuka aykırılığını tespit eden veya bu eylem hukuka uygun olsa dahi zarara uğrayan taraf yargıya başvurarak hukuka aykırılığın giderilmesini ve oluşan zararın tazminini talep edebilir. Ancak yargıda iş yükünün fazla olması, hakkaniyete uygun makul bir sürede yargılamanın yapılmasını zorlaştırmaktadır. Başka bir ifadeyle, zararını tazmin edilmesini isteyen taraf, uzun süren ve masraflı olan yargılamalarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu durum âdil yargılanma hakkını zedelemektedir. İşte tam burada karşımıza yargı dışı yöntemlerle zararın tazmin edilebilme yöntemleri çıkmaktadır. Yargı dışı çözümler, yargı yoluna başvurmadan hem idari hem de yargısal uyuşmazlıkları çözüme kavuşturan, anlaşmaya varan veya sulh yoluyla çözüme kavuşturan yöntemlerdir. Bu kapsamdaki yargı dışı yöntemlerden biri de terör olaylarından kaynaklanan zararların idare tarafından karşılanmasına ilişkin sulh yolu olarak karşımıza çıkmaktadır Terör ve terörle mücadele, Türkiye’de sorunların en başlarında yer almaktadır. Bu çalışmada, yargı kararları dikkate alınarak 5233 Sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında idarenin sorumluluğu incelenmiştir. Bu Kanun kapsamındaki başvurular talep üzerine yapılmaktadır. Kanun kapsamında ilgililer maddi zararlarının tazmini için öncelikle dava açabilmekte veya sulh talebinde bulunabilmektedirler. Geçmişten günümüze terör eylemleri vatandaşları çok büyük maddi ve manevi zarara uğratmıştır. Can ve mal güvenliğini korumakla yükümlü olan devlet tarafından, kişilerin uğradıkları zararların karşılanması amacıyla, 17.07.2004 tarihinde hazırlanan, 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun, 27.07.2004 tarihli Resmî Gazete ’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Çalışmada, söz konusu kanun bağlamında, idarenin terör eylemleri sonucu meydana gelen zararlardan dolayı sorumlu olup olmayacağı; idare bu faaliyetlerden ve eylemlerden sorumlu olacaksa bu sorumluluğunun niteliği ve nasıl belirleneceği ve ayrıca bu zararların karşılanması noktasında uyuşmazlıkların yargı dışı çözümlenmesi yöntemlerinden biri olan sulh yolu incelenmiştir.
Anahtar Kelimeler: İdarenin Taraf Olduğu Uyuşmazlıklar, Sulh, Terör, 5233 Sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun.
Bu makaleye nasıl atıf yapılır? |
---|
APA 6th edition Harvard Chicago 16th edition |